Otranto'dan Levkas'a
Otrantodan sabah 06.00 da hareket ettik. Yine açık deniz vardı önümüzde. Rüzgar, Korfuya kadar sancak baş omuzluktan 15-20 knot esecekti. Sonraları ve biz geçtikten sonra 25 knot’a kadar çıkacaktı. Yola çıkmazsak, daha uzun bir süre çıkayacaktık. Sabahın erken saatlerinde, rüzgar çok azdı. Fakat açık denizin soluganları, teknenin başını kaldırıyor, teknenin başı, sonraki dalga boşluğuna, küt diye düşüyordu. Zamanla, rüzgarın hızı artmaya başladı. Artık teknenin başı, daha fazla kalkıyordu. Sonrasında da daha yüksekten düşerek su yüzeyine çarpıyor, baş tarafa balyozla vuruluyor gibi darbeler uyguluyordu. Televizyon, inverter vs. gibi elektronik cihazlar büyük darbe alıyordu. Bozulacaklar diye endişe ediyordum. Bu atlayıp zıplamalar sırasında, değil birşeyler hazırlayıp yemek, salona inmek bile çok zordu. Ara ara cenovayı açma imkanı bulduğumuzda da tekne, zaman zaman, iskele tarafa 30-40 derece yatıyordu. Akşama yakın Ohori adasına geldik. Adanın kuzeyinden, sahile yakın giderek adayı siper ettik. Yarım yolla adaboyunca ilerlerken, kaptanın hazırladığı yemeği yedik. Daha sonra Korfu adasının kuzey ucunu dönüp, Arnavutluk ile ada arasından güneye inmeye başladık. Hava düşmüş olduğundan, nispeten rahat bir seyirle bütün gece yola devam ettik. Ben, akşam 10.00 gibi, yatmaya gittim. Kaptan, uyku tulumuyla yukarda yattı. Bu bölgede pek trafik olmadığından, o da bir şekilde uyuyordu. 15-20 dakikada bir uyanıp bakıyor, sonra yine uyuyordu. Otopilot işini iyi yapıyordu. Sabaha karşı ben giyinip yukarı çıkınca, kaptan aşağı kamarasına inip uyumayı denedi. Cuma günü, saat 08.15 cvarında Levkas köprüsüne geldik. 200 metre kalana kadar, bütün dikkatime rağmen geçeceğimiz kanal girişini göremedim. Sanki süreklilik gösteren bir kumsala dalacaktık. Son anda, kumsalın, bir noktadan koptuğunu gördüm. Kopuk yerden sağ tarafa doğru su yolu devam ediyordu. Fazla geniş olmayan yolda 500 metre kadar ilerleyince köprü göründü. Üstünden vasıtaların işlediği 4-5 metre genişliğindeki köprüden geçebilmemiz için, köprünün açılması gerekiyordu. Saat başlarında açıldığı için 45 dakika bekledik. Sonra, geçiş yapan vasıtalar durduruldu. Köprü kapağı kalkmaya başladı. Aynı anda geçeceğimiz açıklığın artmaya başladığını farkettim. Büyük kısmı yüzer duba olan köprü gövdesi de bir eksen etrafında dönerek 30-40 metrelik bir açıklık oluşturdu. Hemen harekete geçerek ilerlemeye başladık. Aynı anda, karşı tarafta bekleyenler de, geçişlerine başladılar. İlerde Levkas marinası girişindeki istasyondan eksilen mazotu tamamladık. Fakat, ayrıldıktan sonra, su deposunu doldurmadığımız için hayıflandık. Dar kanalda yola devam ederken, karşı taraftan gelen yatlarla çok yakın geçişiyorduk. O yatlarda bulunanlar hizamıza gelirken kollarını havaya kaldırarak selam veriyorlar, biz de aynı şekilde mukabele ediyorduk.
Yorumlar