İstanbuldan Göcek'e 3

Bundan sonraki durağımız Turgutreis.
Sabah erken saatte Kuşadasından çıktık. Hiç rüzgar yok. Samos geçişi için bazen tehlikeli rüzgar girdaplarından bahsedildiğini duymuştum. Bu sebeple, genelde gemilern Bayrak adasının batısını kullanmalarına karşılık ben doğusundan geçmeyi planlamıştım. Ama geçişe yaklaşınca deniz üzerindeki birkaç beyazlık fark ettim. Belki de balık ağı vs. vardı. Bayrak adasının batısına yöneldim. Bu sırada yunanlı bir balıkçı teknesi tam adaya doğru yönelmiş geliyordu. Aynı hızda devam etsem çatışma ihtimali yüksekti. Yol keserek geçmesini sağladım. Sonra, ben geçince adaya doğru biraz daha gidip geri döndü. Yunanlı balıkçılar bizim kara sularımıza çok rahatlıkla girip çıkıyor anlaşılan.
Turgutreis’e yaklaşırken orada yaşayan kayın birader ve eşi ile konuştuk. Güneye yola devam ederken bizimle gelecekler ve dört kişi birlikte yola daha moralli devam edeceğiz.
Sonraki gün Turgutreisten saat 7.50 de çıktık. Mazot deposunu gelince doldurmuştuk. 15-20 knot rüzgarla, öğleden sonra Knidosa geldik. Knidos burnunu dönerken, kayalıklarda, parçalanmış bir tekne kalıntıları dikkat çekiyordu. Fırtınalı bir gecede motor veya dümen arızası meydana gelen bir tekne ne yapabilir? Mürettebat, bu kayalardan sağ çıkabilirmi? Denizin keyfi kadar doğurduğu tehlikeleri de dikkate almamız gerekiyor.
Burada ilk demir attıktan bir müddet sonra yerimizin değiştiğini fark edip demir atmayı yeniden denedik. Bu defa teknedeki katlanır demiri, iki parça küçük halatı demirin ucunda bağlı küçük ve daha ince halata bağlayarak üç parçalı halatla takviye olarak attık. Bir süre sonra yine demir tarıyorduk. Hemen motoru çalıştırdık. Bazen marş butonu motoru çalıştırmıyordu. Ama bu defa bu aksaklık olmadı. Zira motor çalışmasa, bu rüzgarda kayalara doğru gitmek kaçınılmaz olurdu. Bu noktadan sonra iskeledeki bir tekneye abord olmak için ricada bulunduk. Kabul edilince bağlandıktan sonra yedek demiri bulmak için botla takribi attığımız yere gelip biraz aramadan sonra buldum. Demire bağlı ince ip, sonradan eklediğim kalın ipten çözülmüş. Aslında kalın iple ince ip birbirine bağlanırken özel bir düğüm olacaktı ama unutuluyor. En kısa zamanda bunu iyice öğrenmek gerek. Şimdiye kadar sadece ızbarçoyu yapıyorum. Hakikaten güzel bir düğüm. Ama bazen halkayı ters yapınca diğer şekli deniyor ve zaman kaybediyorum. Herhalde zamanla daha iyi olacak. Neyse, burada geceyi güvenle geçirdik.
Bundan sonraki durağımız Aktur kurucabük koyu oldu. Burada da ilk demir attığımız yerde, demir taraması sebebiyle kalamadık. Galiba demir dipteki eriştelik üzerine düşmüştü. Bu defa kıyıya daha fazla yaklaşıp 4 metreye demir attık. Bu sırada küçük lastik botumuz uzunca bir ip ile arkada bağlıydı. Geri manevra sırasında ip pervaneye dolanarak motoru durdurdu. Çok can sıkıcıydı bu. Acaba ne olacaktı. Tekrar mayoyu giyip duruma baktım. Pervane kıpırdamıyordu bile. Keskin bir bıçakla, 15-20 saniyelik dalışlarla ipi parça parça kesip çıkarmaya çalıştım. Sonunda dolanmış ipler tamamen temizlendi. Pervane rahatça dönüyordu. Yani anormal bir durum yoktu anlaşılan. Böylece pervaneye halat dolanması olayını da yaşamış olduk. Yalnız bu sırada miline takılı, halat dolanması sırasında halatı kessin diye konmuş tırtıllı dairesel bıçak bir iş görmemişti. Belki farklı bir biçimde dolanmada iş yapabilir. Yedek demiride yaklaşık 60 derece açıyla 2-3 metreye bıraktık. Gece GPS yerimizin değiştiğini uyarınca, rüzgarın yön değiştirmesi sonucu karaya yaklaştığımızı gördüm. Ama çok fazla yaklaşmamıştık zincirli demirin zinciri bile bizi tutuyordu. Zaten rüzgar da yok denecek kadar azdı. Ertesi sabah yine de yedek demirin ipinin zincire bir defa dolanmış olduğunu gördüm. En korktuğum şey, zincirin salmaya dolanmasıydı ki bu olmadığı için şanslıydık.
Bundan sonra Bencik koyuna girip demir atarak bir ağaca çıma tuttuk. Bir süre sonra gelen bir tekne kıyıya çok yakın olduğumuzu söyledi, “ben de yardım edeyim, zinciri biraz daha açığa atın” dedi ama nasıl olsa 1 saate kadar ayrılacağımız için teşekkür edip bu durumda beklemeyi tercih ettik. Dümen palası ile dip arasında sadece 40-50 cm mesafe vardı ve tekne kıyıya 1 metre daha yaklaşsa dümen palası dibe çarpardı. Çok tehlikeli olduğu halde çıma ve zincir bizi olduğumuz noktada tutuyor göründüğünden durumu değiştirmedik. Ancak bundan sonra, sadece salmanın değil dümen palasının da sığlıklarda dikkate alınması gereğini hesaba katmam lazım.
Öğle yemeğinden sonra Hedefimiz Selimiye idi. Bencik koyundan çıkıp Selimiyeye
yönelirken Vira Demir’den okuduğumuz kardinal şamandırasını unutmuştum. Kayın birader şamandırayı fark edip uyarınca, şamandırayı doğuda bırakarak yelkenle Selimiye koyuna yaklaştık. Sonrasında motoru tekrar çalıştırıp koyda eski muhtarın yaptığı iskeleye yaklaştık ve bağlandık. Eşim, demir tarama korkusu olmadan bir gece geçireceğimiz için çok mutluydu. Burada muhtemelen bir geceden fazla kalacağız, ekip nihayet tatil anlamında iki gece geçirecek.
Bundan sonrası için kararsızlık var. Ben yola Göçek’e kadar gitmek için çıkmıştım. Şimdi önümüzdeki günlerde rüzgarın oralarda kuvvetli olacağını görüyorum ve cayma arifesindeyiz. Ancak dönüş yolunda durum daha da kötü. Ayrıca bu sabah Esat Hadımlı beyin Gezgin Korsan forumundaki mesajı beni heyecanlandırdı. “Bozburunda demirde Ahmet Korsanı bekliyorum, sonrasında doğuya doğru yola devam” yazmış. İnşallah buluşuruz da Göçek’e grup olarak gideriz.
Selimiyede iki gece yattık. Yarın pazartesi, her ne kadar devlet meteoroloji korkutsa da, poseidonun tahminine ve buradaki gezi teknesi kaptanlarının görüşüne uyarak sabah 5 civarında Göçek için, Çiftlik koyuna doğru yola çıkacağız.






Yorumlar

sailor dedi ki…
tamircinin 8oo euro istediği işi siz kaç liraya hallettiniz.
boraxtr dedi ki…
Cesaretinizden dolayı sizi kutluyorum. Yaşama bu derece bağlılığınız herkese örnek olsun. Ben de acemiliğime bakmadan 2009 yılında Hollanda'dan bir tekne aldım. Tuna'dan gelmeyi planladım ama olmadı. Bu yaz Ege'ye, Adalar'a çıkmak istiyorum. Bir yandan da yapabilir miyim diyorum. Siz cesaret verdiniz, teşekkür ederim.
Hasan Çetin (58, Büyükada, boraxtr@yahoo.com)